Sigara İçmenin Ameliyat Sonrası İyileşme Dönemine Olumsuz Etkileri
Sigara içen hastalar ameliyat edilir mi?
Sigara, koroner kalp hastalıklarını hızlandıran en önemli faktörlerden bir tanesidir. Akciğerleri hemen etkilediğinden dolayı ameliyat sonrasında da ciddi komplikasyonlara neden olabilmektedir. Sigara içenlerin ameliyat edilmemesi elbette söz konusu değil. Özellikle açık kalp ameliyatlarından önce hastaları hazırlamak için 1-3 haftalık programlar planlıyoruz. Balgam çıkarmalarını sağlayan, bronşları genişleten ilaçlar reçete ediyoruz. Bu sebeple, sigara içilmemesi çok önemli.
Sigara içen hastaların ameliyatları bazen riskli olabiliyor. Ameliyat sonrasındaki tüm komplikasyonları hastaya ve ailesine kapsamlı bir şekilde anlatıyoruz. Şartlar kabul edildiği takdirde, ameliyatı gerçekleştiriyoruz. Sigarayı bırakmaya yanaşmayan, bağımlılık derecesinde olan hastalarımızı da ameliyat ediyoruz; ancak kalp krizi riskinin olduğunu mutlaka açıklıyoruz.
Sigara içenler ameliyat sonrasında nasıl sıkıntılar yaşıyor?
Sigara içen hastaların, sigara içmeyenlere göre çok daha fazla akciğer komplikasyonlarının yaşadığını söyleyebiliriz. Günümüzün modern kalp cerrahisi imkanlarının dikkate alınmasıyla; ameliyat anında ve sonrasındaki yoğun bakım sürecinde planlama ve tedavi başarılı bir şekilde devam ederse doğrudan kalp ile ilgili bir problem yaşamıyoruz. Yaşanan sorunlar hep kalp dışı problemler oluyor ve bunların başında ise akciğerler geliyor.
Günde bir veya iki paket sigara içen hastayı düşünelim, hiç sigara içmeyen hastanın sürecine göre ameliyattan sonra yoğun bakım süresi 3 kat artabilir. Sigara içmeyen hasta bir gece, içen hasta ise 1-3 gün yoğun bakımda kalabilir. Çünkü, bu kişilerin akciğerinde enfeksiyon gelişme ihtimali daha fazla oluyor. Tüm bunların yanı sıra, sigara içen hastalarda öksürük görürüz. Bu da göğüsteki yaraların ve göğüs kemiğinin iyileşmesini geciktirerek, ciddi sorunlara neden olabiliyor.
Ameliyattan sonra hastanın yeniden sigara başlaması konusunda herhangi bir tolerans sağlamıyoruz. Ameliyattan uzun bir süre önce bırakılmış olmalı ve daha sonra devam edilmemesi yaşam standartları açısından oldukça önemli.
Kadın hastalarda tablo daha farklı
Sigaranın erkeklere göre kadınlarda yarattığı hasar daha fazla. Çünkü sigara, östrojen hormonuna zarar veriyor. Bu da kadınların erken dönemde menopoza girmesine ve ağır kalp hastalıklarına yakalanmasına neden oluyor. Kadınlar, erkeklerden çok daha güç sigarayı bırakabiliyor.
Sigara içen bir kadın hasta, sigara içen erkeğe göre daha geç iyileşirken, ameliyat sonrasında karşılaştığı problemler erkeklere neredeyse 2.5 kat daha fazla oluyor. Kadın vücudundaki damarlar daha ince ve bacak damarları varisli olduğundan dolayı sigaraya bağlı daha fazla sorun ortaya çıkabiliyor.
Benzer Yazılar
Solunum yollarının görülmesi ve çeşitli akciğer hastalıklarının teşhis edilmesi için yapılan bir uygulamadır.
Obstrüktif uyku apnesi sendromu (OSAS); üst solunum yollarının tıkanması ve hava akımının azalmasına bağlı olarak kendini gösteren bir hastalıktır.
Astım, akciğerde bronş adı verilen hava yollarını daraltarak kendini gösteren ve ataklar halinde gelen bir hastalıktır.
Akciğerlerde bulunan küçük hava keseleri (alveoller) duvarlarının kalınlaşması ve sertleşmesi ile gelişir. Duvarlardaki aşırı kalınlaşma ve sertleşme; kan ve hava arasındaki gaz geçişini güçleştirir. Haliyle, vücuttaki dokuların oksijen ihtiyacı karşılanamaz hale gelinir.
Bu işlem, bronkoskopi odasında ya da ameliyathanede yapılabilir. Hekiminiz; size, kendinizi uykulu ve rahat hissetmenizi sağlayacak bazı ilaçlar verecektir. Bazı durumlarda ise genel anestezi tercih edilebilir.
Halk arasında Domuz gribi olarak bilinen influenza, virüslerinin etken olduğu bir solunum yolu enfeksiyonudur. Vücutta ateş, halsizlik ve kas ağrıları nedeniyle hastaları günlük hayatlarını olumsuz yönde etkiler.
Sigaranın içerisinde bulunan maddeler solunum yollarında iltihabi reaksiyonlara sebep olmaktadır. Bronşları tahriş etmekte ve enfeksiyon riskini arttırmaktadır
Trakeobronkomalazi (TBM), ana havayollarında meydana gelen bir solunum yolu hastalığıdır. Nefes ile aldığımız havayı, akciğerlerde oksijen-karbondioksit değişiminin sağlandığı “alveol” adıyla bilinen küçük keseciklere taşıyarak, genellikle kıkırdak yapısından meydana gelen borulara; trakea ve bronş denilmektedir.
Yapılan araştırmalar sonucunda; verem (tüberküloz) mikrobunu, Dünya nüfusunun dörtte birinin taşıdığı belirlenmiştir.
