Bize Sorun

Aşağıdaki formu doldurarak bilgi talep edebilirsiniz.

7/24 Yanınızdayız

Sürekli Deprem Oluyor Kaygısı Yaşamak Normal Mi?

Sürekli Deprem Oluyor Kaygısı Yaşamak Normal Mi?

Ülkece yaşadığımız felaketin ardından sadece deprem bölgelerinde değil, ülkenin her yanında deprem korkusu had safhada. Deprem olmasa bile yatağın, sandalyenin, koltuğun hafif bir şekilde sallanmasını deprem oluyor diye algılayıp panikleyen pek çok insan var. Çoğumuzun gözü tavana asılı lambalarımızda; her an tetikte bekliyor, endişeleniyor, uyuyamıyor ve sürekli sallanıyormuş hissi yaşıyoruz. Peki bu duyguyu yaşamak normal mi? İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Psikoloji Bölümü’nden Uzm. Kln. Psk. Müge Leblebicioğlu Arslan önemli bilgilendirmelerde bulundu.

 

Seismophobia nedir? Sürekli deprem oluyor kaygısını yaşamak normal mi?

Seismophobia deprem fobisi anlamına gelmektedir. Deprem fobisine sahip olan kişi kendisi ve sevdiklerinin deprem sonucu zarar görme ihtimalinden dolayı yoğun bir korku duymaktadır. Bu noktada fobileri zaman zaman yaşadığımız işlevsel korku ve kaygıdan ayırmak gerekmektedir. Ülkemizde gerçekleşen binlerce insanın hayatına ve sağlığına mal olmuş böylesi yıkıcı bir depremin ardından hissedilen korku ve kaygı temelde insanın güvende hissetme ihtiyacından kaynaklanmaktadır ve son derece doğaldır. Depremi önceden bilmek ve engel olmak mümkün olmasada daha güvende hissetmemizi sağlayacak önlemler almak, korku ve kaygı duymanın doğal bir sonucudur. Ancak deprem fobisine sahip bireylerde belirsizliğin ve olası felaket senaryolarının getirdiği yoğun stres ve kaygı kişinin sağlıklı düşünüp önlemler almasına engel olacağı gibi hayatının farklı alanlarında bozulmalara yol açarak işlevsellik düzeylerini de olumsuz etkilemektedir. Aldığı tüm önlemlere rağmen kişiler kaygılanmaya devam ediyor ve bu kaygı iş yaşamını, eğitim hayatını, ilişkilerini olumsuz etkiliyorsa bu noktada duygunun normalliğinden bahsetmek pek mümkün değildir.

 

Hangi kişiler bu konuda daha hassas ve çok büyük kaygı yaşıyor?

Hepimizin doğrudan ya da dolaylı olarak travmaya maruz kaldığını söyleyebilirim. Her bireyin psikolojisi deprem gibi krizlerden aynı düzeyde etkilenmemektedir. Bu noktada afetlerin şiddeti, kişinin depresyon, anksiyete, panik atak ya da travma gibi mevcut psikolojik sorunlarının geçmişte ya da şu anda olması, kişinin mizacı, önceki deneyimleri, erken çocukluk döneminde ki yaşantıların etkisi, yetişkin bireyin afet sonrasında verdiği psikolojik tepkilerin belirleyicisinde önemli bir rol oynamaktadır.  Özellikle geçmişte travma sonrası stres bozukluğu, panik bozukluk, depresyon ve anksiyete öyküsü bulunan kişilerde afet olayları dünyanın güvenilmez bir yer olduğuna dair inançlarını tetikleyebilmekte ve semptomları üzerinde arttırcı bir etki oluşturabilmektedir.  Bununla birlikte sağlam bir zeminde ve binada oturmadığını düşünen bireyler doğal olarak bu konuda daha hassas olabiliyor ve büyük bir kaygı yaşayabiliyorlar.

Afet sonrası kişilerde psikolojik travma tepkileri görülebilir. Bu tepkiler, kişilerin ve çevresindeki insanların hayatını olumsuz yönde etkileyebilmekte ve hatta gerekli psikolojik destek sağlanmadığında kişinin ruh sağlığını yaşam boyu etkileyebilecek düzeyde bozabilmektedir.  Yaşanılan afetin şiddeti, kişinin olaya doğrudan maruz kalıp kalmaması, bir başkasının yaşadıklarına tanık olması ya da işitmesi yetişkinlerde afet sonrası görülen psikolojik travma tepkilerin şiddetinde önemli bir rol oynamaktadır. Bu tepkiler deprem gibi yaşanılan afetin hemen ardından görülebileceği gibi ilerleyen zamanlarda da görülebilir.

 

Sallantı yaşamasak bile sallanıyormuş hissi, sürekli avizeleri kontrol etme duygusundan kurtulmak için neler yapabiliriz?

Depremin sonlanması depremin kişideki etkilerinin de sonlandığı anlamına gelmeyebilir. Deprem gibi doğal afet sonrasında dünyanın güvenilir bir yer olduğuyla ilgili inançlarımız sarsılabilir. Travma sonrasında güvensizlik hissimizi giderebilmek için kriz anın geçtiğinden emin olmaya ihtiyaç duyuyor olabiliriz. Bu sebeple tekrar tekrar kontrol etmeye ihtiyacı duyabiliriz. Bununla kriz anına doğrudan ya da dolaylı olarak maruz kalan kişilerde depremin tekrar olabilme durumuna karşı tetikte olma hali görülebilir. Bu tetiktelik hali tehlike halinde bizi korumaya hizmet eder. Ancak tehlike sonlandıktan üç dört hafta sonra artarak devam ediyorsa bu durum günlük hayatımızda işimize, ilişkilerimize kısacası yaşamımızın bütününü olumsuz bir şekilde etkileyebilir. Yaşanılan travma sonrası kontrol ve tetikte olma hali en belirgin belirtiler arasında yer almaktadır. Bu son derece normaldir. Bu süreçte günlük rutinlerimizi yeniden oluşturmak ve yakınlarımızla temas halinde olmak güven hissinin yeniden oluşmasına yardımcı olacaktır.

 

Depremin etkisinden nasıl kurtulacağız? Kaygı bozukluğu ile nasıl başa çıkacağız?

Olumsuz bir duruma yoğun bir şekilde maruz kaldık. Tetiklendik, etkilendik. Bu süreçten etkileniyor olmamız kaygı bozukluğu yaşadığımız anlamına gelmez. Tıpkı panik olmamızın panik bozukluğu yaşadığımız anlamına gelmediği gibi. Bu süreci önlem alarak, hissettiğimiz duyguların normal olduğunu bilerek, duygularımızı yaşamaya izin vererek, yas tutarak, biraz zaman alacağını bilerek, birlikte olarak, duyguları ifade ederek ve gerektiğinde yakınlarımızdan ya da bir uzmandan destek alarak başa çıkacağız.

 

Yaşadığımız bu kaygı hangi noktada tedavi gerektirecek bir durum halini alır?

-Deprem yaşam şeklimizi değiştiren krizlerden biridir. Özellikle deprem gibi doğal afetlerde krizin sonlanması üç dört haftaya kadar sürebilir. Artçı depremler, enkaz altında kalan insanlar, arama ve kurtarma çalışmaları halen devam ediyor. Dolayısıyla şu anda halen bir kriz içerisindeyiz ve bu kriz henüz sonlanmadı.

Akut kriz anında gösterdiğimiz tutumlar ya da duygusal değişimler son derece normaldir. Aniden gelişen deprem gibi beklenmedik kriz durumları karşısında bazı tepkiler gösterebiliriz. Sinir sistemimiz bu aniden gelişen durum karşısında zorlanabilir. Bu zorlanma normalden farklı olarak kalp çarpıntısı, nefes darlığı, göğüste sıkışma gibi fizyolojik tepkiler ya da ağlama nöbeti, öfke krizi, donup kalma, üzüntü, korku, keyifsizlik, suçluluk gibi duygusal tepkiler göstermemize neden olabilir. Akut stres belirtilerinden ziyade travmayı nasıl işlediğimiz patolojinin oluşumunda belirleyici bir faktördür.

  • Kriz anı sonlandıktan sonra kişilerin;
  • Sürekli kaygı ve korku halinde olma,
  • Belirtilerde zamanla bir azalmanın görülmemesi,
  • Belirtilerin şiddetinin ve yoğunluğunun giderek artması,
  • Bu durum kişinin günlük hayatındaki işlevselliğini etkilemesi,
  • Baş edemediği ya da baş etmekte zorlandığı tekrarlayıcı düşünce imaj ve duyguların olması durumunda bir ruh sağlığı uzmanıyla görüşerek destek alınması önerilir.

 

Daha ileri aşamalarda ciddi sorunlara neden olur mu?

Doğru zamanda doğru müdahale yapılmamış semptomlar ileri ki dönemlerde travma sonrası stres bozukluğu başta olmak üzere farklı patolojilerinin tetiklenmesine neden olabilir.

 

Depremi yaşamış biri ya da korku yaşayan biri deprem korkusundan uykuya dalmakta zorlanabilir ve uyku sorunları yaşayabilir. Bunun için neler yapabilir?

Deprem sonrası uykuya dalmakta güçlük, uykusuzluk, rahatsız edici rüyalar ya da kabuslar görmek gibi uykuya dair problemler en yaygın stres belirtileri arasında yer almaktadır.

Özellikle depremi yaşamış kişilerde bu durum daha yoğun olabilmektedir. Bu durum fizyolojik ve psikolojik açıdan açıklanabilir. Fizyolojik açıdan şu örnekle açıklayabilirim. Örneğin, gün boyunca hissettiğimiz olumsuz duygular bedende kas gerginliğine neden olacak ve kas gerginliği uykuya geçişi zorlaştıracaktır. Çünkü uykuya rahat bir şekilde geçebilmek için kasların gevşemiş bir modda olması gerekir.  Psikolojik anlamda ele alırsak, genellikle etki düzeyi büyük olan depremlerin çoğunlukla gece uykuda gerçekleşiyor olması kişileri gece uykusunda deprem olabileceğine ve depreme savunmasız bir şekilde yakalanabileceğine dair işlevsel olmayan düşüncelere itebilmektedir. Bu düşünceler de kişilerin uykuya dalmasında güçlük oluşturabilmektedir. Bu durumda öncelikle kişinin gerçekten güvende olduğu bir alanda yaşamını sürdürmesi tedirginlik halini büyük ölçüde yatıştırmasına yardımcı olacaktır. Bununla birlikte gece uyku rutinin yeniden düzenlenmesi örneğin, uykuya dalmadan önce yakınıyla temas halinde olmak, mümkünse dinlendirici bir müzik dinlemek, ibadet etmek, meditasyon yapmak, ılık bir duş almak kişinin uykuya geçişini kolaylaştırabilir.

 

Yaşadığımız depremlerin etkisinden kurtulmakta zorlananlar kaygı seviyesini azaltmak neler yapılabilir?  Bunun için terapi almak gerekir mi yoksa kişisel olarak bizler ne yapabiliriz?

-Ülke olarak zorlu bir süreçten geçiyoruz. Birçok yaralar aldık, kayıplar yaşadık ve ne yazık ki yaşamaya devam ediyoruz. Şunu belirtmeliyim ki mevcut durumdan hiç kaygı duymamak neredeyse mümkün değil. Hissettiğimiz kaygının, belli bir oradan da gerçekçi ve sağlıklı olduğunu söyleyebilirim. Belli bir düzeyde ki kaygı kişiyi yaşamındaki tehlikelere karşı koruyarak, hayatta kalmasını sağlar. Ancak kaygının işlevsel olmayan boyuta kaymasını önlemek amacıyla güven duygusunu yeniden inşa etmek son derece önemlidir. Bunun için olabildiğince mevcut rutinlere devam etmek ya da yeni rutinler oluşturmak, dengeli beslenmek, düzenli uyku, spor yapmak, afet bölgelerine bireysel ya da toplumsal destek vermek, duyguları bastırmak yerine o duyguları yaşamaya belli bir süre izin vermek, hissedilen duyguları ve düşünceleri ifade etmek, aile ya da yakın arkadaşlarla paylaşmak onlarlar vakit geçirmek ve sosyal medya kullanımına aşırı maruz kalmaktan kaçınmak kaygının artmasını önlemede oldukça önemli olduğunu söyleyebilirim.  Ancak kaygı duygusunun şiddetinde zamanla bir azalma olmuyorsa ya da giderek artıyorsa, işlevselliğinizi etkilemeye başladıysa psikolojik destek almanız doğru olacaktır.

 

Tv ve sosyal medyada sürekle deprem ile ilgili videolar izlemek enkazdan çıkarılan kişilerin kurtarılış anlarına tanıklık etmek deprem korkumuzu nasıl tetikliyor? Sosyal medyada paylaşım yapmazsak bu konuya çok duyarsız kalmışız gibi algılanıyor, sürekli bakarsak korku yaşıyoruz. Nasıl çıkacağız bu işin içinden?

Belirsiz olan her durum kişilerde kaygı, öfke ve üzüntü gibi bazı olumsuz duyguların tetiklenmesine neden olabilir.

Hayat aslında belirsizliklerle doludur. Ancak bizler günlük rutinlerimizle bir nebze olsun bu belirsizliği belirli hale getirmeye çalışırız. Rutinler bizim hayata güvenli ve sakin bir şekilde devam edebilmemize yardımcı olur. Ayrıca olumsuz duygularla baş edebilmemizi kolaylaştırır.

Deprem ne yazık ki hepimizi derin bir belirsizliğe maruz bırakmış durumda.  Bu süreçte belirsizliğin oluşturduğu kaygıyla baş edebilmek için sosyal medya ve haber kanallarına sürekli olarak kendinizi maruz bırakıyor olabilirsiniz. Bu noktada bilgi edinecek ve yardımcı olabilecek kadar sosyal medyayı kullanmak ikincil travmanın oluşumunu önlemek açısından oldukça önemli.

 

Şu anda hepimiz bir yas süreci içerisindeyiz. Herkesin yas tutma süreci biriciktir. Bu süreçte ‘’Herkes kadar ağlamıyorum normal mi? Herkes sosyal medyada paylaşımlar yapıyor ben onlar kadar yapmadım. Bende bir anormallik mi var? Çevremdeki insanlar sende ne kadar gamsızsın hiç konuşmuyorsun diyorlar. Öyle miyim? Duyarsız mıyım? Bende bir sorun mu var? ‘’ gibi sorularla göz yaşları eşliğinde ne yazık ki sıklıkla karşılaşıyorum. İşin en tehlikeli yanı ise kişiler bu düşüncelerin getirdiği işlevsel olmayan ‘’Sende bir sorun var.’’ mesajını içselleştirmeye başlıyorlar. Yas tepkisini sizin gibi göstermediği için ötekini yargılamamız bu süreçte zarar verici olacaktır. Çünkü bilemezsiniz kişinin hangi duygu durum içerisinde olduğunu, bu duygularıyla nasıl baş ettiğini, hangi travmalarının tetiklendiğini, her ne kadar işlevsel olmasa da belki de yokmuş gibi davranmak, paylaşmamak onun için var olan acıyla baş etmesini sağlayan bir savunma mekanizması olabilir. Konuşamayacak ve paylaşamayacak kadar travmatize olmuş olabilir.

Dolayısıyla bulunduğumuz bu zorlu süreçte yalnızlaşmaya ya da ötekileştirmeye değil birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var. Yas tutma ve yardım sürecinde yargılayıcı dilden ziyade kapsayıcı dili kullanmaya özen gösterelim. Özen gösterelim ki bireysel ve toplumsal ruh sağlığımızı koruyabilelim. Unutmayalım ki belki biraz zaman alacak ancak birlikte iyileşebileceğiz.

Benzer Yazılar

Boğmacadan Çocukları Korumanın Yolları
Boğmacadan Çocukları Korumanın Yolları

Mikropların sebep olduğu bulaşıcı bir solunum yolu hastalığıdır

Devamı

Akran Zorbalığı Nedir? Hangi Davranışlar Zorbalık Tanımına Girmektedir?
Akran Zorbalığı Nedir? Hangi Davranışlar Zorbalık Tanımına Girmektedir?

Akran Zorbalığı Nedir? Hangi Davranışlar Zorbalık Tanımına Girmektedir?

Devamı

Gastroskopi Nedir?
Gastroskopi Nedir?

Son yıllarda yanlış beslenme alışkanlıkları ve hareketsizlik mide ve bağırsaklarda olumsuz etkilere neden oluyor. Sindirim sistemi tanı ve tedavisinde kullanılan, ucunda kamera bulunan bir cihazla organların incelenmesine endoskopi denilirken,

Devamı

Ameliyatsız Skolyoz Tedavisi!
Ameliyatsız Skolyoz Tedavisi!

Skolyoz ameliyat olmadan düzelme ihtimali olan bir hastalıktır.

Devamı

Yumurta Dondurma İşlemi Yaşı İlerleyen Kadınların Stresini Azaltıyor
Yumurta Dondurma İşlemi Yaşı İlerleyen Kadınların Stresini Azaltıyor

Günümüzde pek çok kadın kariyer ve eğitim planları nedeniyle anne olmayı erteliyor

Devamı

Doğum Sonrasında Görülen Kanamalar Kabusunuz Olmasın!
Doğum Sonrasında Görülen Kanamalar Kabusunuz Olmasın!

Kanama miktarı dikkatle takip edilmeli, doktorun normal olacağını söylediği miktardan fazla kanama tespit edilirse hemen bir uzmana başvurulmalı.

Devamı

Sünnet Yaptırırken Dikkat Edilmesi Gerekenler
Sünnet Yaptırırken Dikkat Edilmesi Gerekenler

Sünnet; pipinin uç kısmını saran, prepisyum ismi verilen sünnet derisinin belli bir şekil ve uzunlukta cerrahi yol ile kesilerek ilgili bölgeden alınması ve pipinin uç kısmının açılması işlemidir.

Devamı

Bir Kereden Bir Şey Olmaz Denilerek Başlanıyor!
Bir Kereden Bir Şey Olmaz Denilerek Başlanıyor!

Bağımlılık; maddenin kişinin sağlığını, gündelik yaşantısını, sosyal ilişkilerini, genel olarak yaşamını olumsuz anlamda etkilemesine rağmen kişinin madde kullanımını sürdürmesi ve maddeyi bırakamamasıdır.

Devamı

Skolyoz Tedavi Edilmezse Ne Olur?
Skolyoz Tedavi Edilmezse Ne Olur?

Skolyoz hangi aşamasında olursa olsun tedavi edilmediği takdirde çok daha başka sağlık sorunlarını beraberinde getirebilir.

Devamı

Astigmat Görmenizi Engellemesin
Astigmat Görmenizi Engellemesin

Gözlerin iyi görme işlemini sağlaması için dokuların uyum içinde gelen ışığı tek bir düzlemde toplaması gerekir.

Devamı