Organ Bağışı Sayıları Artıyor Ama Yeterli Değil
Ülkemizde ortalama kaç kişi organ bekliyor?
Bugün organ bekleme listesinde adı olan yaklaşık 30 bin kişi bulunuyor. Bu 30 bin kişi her yeni güne taze umutlarla uyanıyor. Türkiye’de organ nakli yapabilecek yeterli ekip ve merkez var olmasına rağmen; faaliyet yetersizliği, dolayısıyla doktorların hastaları bilgilendirememelerinden ötürü pek çok hasta organ beklemeye ve uzun yıllar geçirmeye terk ediliyor.
İstatistik durumu nedir?
- Beyin ölümü bildirimi: 2006 yılında 270, 2007 yılının ilk 9 ayında ise 398.
- Donör sayısı: 2006 yılında 105, 2007 yılının ilk 9 ayında ise 172.
Organ nakli için erken yönlendirme önemli…
Özellikle diyaliz süreci içerisinde olan hastalar, doktorları tarafından bilgilendirilerek direk organ nakline yönlendirilmelidirler. Buradaki amaç; hasta, nakil aşamasına gelmeden bu bilinci oluşturmaktır.
Diyalize bağlı kalmayın, böbrek nakli şart!
Ülkemizde organ naklinin şu an yapıldığından daha fazla yapılamamasının en önemli nedenlerinden biri; böbrek naklinin yapılamaması; dolayısıyla hastanın da diyaliz sürecine girmesi. Böylece hastalar öncelikli tedavinin diyaliz olduğunu düşünüp, diyaliz merkezlerine bağlı kalıyorlar. Halbuki onlara öncelikli tedavinin böbrek nakli olduğunun anlatılması gerekir. Bu konuda ise doktorların rolü büyük. Doktorun, bu aşamada; hastaya, diyaliz ile yaşam süresini uzatmak yerine böbrek nakli ile bu sorunun ortadan kaldırılacağının ve çok daha sağlıklı bir hayata kavuşacağının açıklaması çok iyi bir şekilde yapılmalıdır. Doktorlar; hastalarını nakil merkezlerine yönlendirerek, organ naklinin önemi konusunda duyarlı ve bilinçli bir kitle yaratmalıdır; ama bu yönlendirmenin erkenden yapılması hayati önem taşır. Örneğin; kronik karaciğer hastası olan bir hasta son evresinde yönlendirildiği zaman her şey için çok geç olabilir.
Organ naklinde ne durumdayız?
Organ nakli sayılarında artış var; ama nakil bekleyen hastaların sayısı değerlendirildiğinde bu artış oranı yeterli olmuyor. Nakil bekleyen hastalar yurtdışını tercih ediyorlar. Bu durum, ülke ekonomimize zarar verdiği gibi pek çok açıdan da sakıncalı bir durum teşkil ediyor. Organ naklinin farklı yaşamlara ışık yakmasının yanı sıra; bu kalkınmanın desteklenmesi de bir gerçektir. Nakil oranlarının artırılamaması konusundaki başarısızlık ise bağış bilincinin oturtulamamasından kaynaklanmaktadır. Bu konuda toplumumuza ve doktorlarımıza büyük görev düşmektedir.
Benzer Yazılar
Böbrek yetmezliği olan kişiler tedavi edilmedikleri takdirde yaşamlarını yitirmektedir.
Kronik böbrek hastalığı, böbrek işlevinin uzun bir süreçte ilerleyici kaybı ile karakterizedir.
Suyun yaşamımızdaki katkısı büyük. Öyle ki; su olmadan organlarımızın çalışabilmesi ve yaşamımızı devam ettirmemiz mümkün değil! Su, bizim vazgeçilmez yaşam gücümüz. Vücudumuzun yaklaşık yüzde 60’ını oluşturuyor ve her şeyin problemsiz bir şekilde çalışmasını sağlıyor.
Ramazan ayının yaz mevsiminde olmasıyla birlikte oruç süresinin günde 16-17 saati bulması ve artan hava sıcaklığının sıvı kayıplarını arttırması böbrek sağlığının bozulmasına yol açabilir.
Bel bölgesinde omurganın her iki tarafında görüntü olarak fasulyeye benzeyen küçük gibi görünen ama çok önemli görevleri olan iki tane organdır
Dönemimizin en sinsi rahatsızlıklarından biri olan ve herhangi bir belirti seyretmeden ortaya çıkan böbrek yetmezliği hızlı bir şekilde yaygınlık göstermektedir.
Kronik böbrek hastalığı; önemli bir toplum sağlığı sorunudur.
Beyin hasarı almış hasta, hastanenin yoğun bakım merkezine yatırılır.
Böbrek; tansiyonu düzenleyen ve kandaki alyuvar sayısının dengede olmasını sağlayan,
Gökhan Gülen (35) evli ve 2 çocuk babasıdır. İstanbul’da yaşayan Gülen’e, kronik böbrek yetmezliğinden dolayı hayat kurtaran bağış abisi Hakan Gülen’den (43) geldi.