Genel Anestezi ile Sünnet
Genel Anestezi ile Sünnet
Sünnet, öncelikle dünyanın belirli bölgelerinde dini ve kültürel inançlar sebebiyle yapılırken bazen de tıbbi amaçlarla belirli endikasyonlarda ya da tıbben yararlı olduğu düşünülerek yapılmaktadır. Ülkemizde ise sünnet daha çok dini ve sosyal bir istek. Aile için sünnet töreni yapılması zevkli ve gururlu bir olay, manevi bir mutluluk ve sosyal pekiştirme olarak kabul edilmekte. Çocuk açısından ise arkadaşları arasında bir statü kazanma olayı.
Bir cerrahi işlem olarak ise sünnet, mutlaka hekimler tarafından ve aynen bir cerrahi işlemde uygulanan ilke ve kurallara, titizlikle uyularak yapılması gereken çok önemli bir cerrahi müdahaledir ve genel anestezi altında yapılmalıdır. Ülkemizde hem cerrahi işlemi uygulayacak uzman sayısının az olması hem de sünnet olacak çocuk sayısının çok olması nedeniyle, bu çocukların pek azı uzman kişilerce sünnet olabilmektedir (araştırmalara göre maalesef Türkiye’de her 100 sünnetten 85’ini sünnetçiler, yüzde 10’unu sağlık memurları, yalnızca yüzde 5’ini ise cerrahlar yapmaktadır, Türkiye İstatistik Kurumu, 2017 verileri). Hastaların çoğu ya toplu sünnetlerde ya da ev veya sağlık kabini gibi cerrahi işleme uygun olmayan ortamlarda, yeterli sağlık eğitimi almamış, halk arasında “sünnetçi” olarak adlandırılan hekim dışı sağlık personeli ve hatta sağlık personeli dışı kişilerce lokal anestezi ile sünnet edilmektedir. Bunun kaçınılmaz sonucu olarak birçok erken dönem komplikasyon ve morbidite ile hoş olmayan, medyatik manzaralarla karşılaşılmaktadır.
Uygun şartlar sağlanamamışsa, Çocukla iletişim sorunu yaşanıyorsa sünnetin bir operasyon gibi değerlendirilip genel anestezi altında yapılmasıdır. Çünkü;
Genel anestezi: Çocuk için en güvenilir yöntemdir. Ayrıca hem çocuk hem de cerrah açısından en konforlu yöntemdir. Sünnet, çocukların genellikle yaşamlarında ilk karşılaştıkları cerrahi işlemdir. Bu nedenle, çocuk üzerinde hem fiziksel hem de psikolojik açıdan en az etkiyi bırakacak yöntemlerin uygulanması gerekir ki bu da genel anestezi ile sağlanabilir. Hastalar genel anestezi altında sünnet olurken penis çevresi uyuşturulmakta ve hastalar operasyon sonrasını da konforlu bir şekilde yaşamaktadırlar.
Benzer Yazılar
Hipospadias, çocuğun idrar yaptığı deliğin penisin ucunda değil de altında olmasıdır. Bu delik ile penis ucu arasındaki bölgede idrar kanalı tam olarak oluşmamıştır.
Sünnet, öncelikle dünyanın belirli bölgelerinde dini ve kültürel inançlar sebebiyle yapılırken bazen de tıbbi amaçlarla belirli endikasyonlarda ya da tıbben yararlı olduğu düşünülerek yapılmaktadır.
Çocukluk çağındaki penis eğrilikleri (kurvatürler) doğumsaldır. Anne karnında penis gelişimindeki anormallikten ortaya çıkar. Görülme sıklığı 1000 canlı doğumda 2’dir.
Bebeğin anne karnında gelişimi sırasında, erkek çocuklarda testis denilen yumurtalıklar ilk önce böbreklerin üst kutbunda oluşmaya ve gelişmeye başlar, sonra karın içinde göç ederek, kasık kanalından geçer ve skrotum adı verilen torbalara iner.
Akut karın ağrısı acile sık başvuru nedenlerinden biridir. İki yaş ve üzerindeki çocuklarda üç günden kısa süreli karın ağrısı yakınmasıyla hastaneye başvuru akut karın ağrısı olarak değerlendirilmektedir.
Yenidoğan döneminde sünnet yapılması ile ilgili olarak farklı görüşler olmakla birlikte, hipospadias, epispadias, penis eğrilikleri ve rotasyonları gibi yapısal bozukluklar olmadıktan sonra doğumdan sonraki ilk 24 saat dahil olmak üzere ilk 3 aylık döneme kadar yenidoğan sünneti yapılabilir.
Cerrahi anlamda sünnet, glans penisi (penis başını) saran prepisyum ya da sünnet derisi denen içi mukoza kaplı deri parçasının kesilerek çıkarılması ve bu kesme sonucunda açıkta kalan deri ve mukozanın emilebilen dikişlerle tekrar dikilmesi demektir.
Dilaltı bağı (Ankiloglossi), dilin gelişim bozukluklarından biridir ve bu duruma dilin hareket oranını önemli derecede kısıtlayan genioglossus kas ve/veya anormal kısa bir frenulum sebep olur.
İnmemiş Testis Erken Tedavi Edilmezse Kansere ve Kısırlığa Neden Oluyor!
Testisler anne karnında gelişirken böbrek bölgesinde oluşur. Testisin damar ve sinirleri böbrek bölgesinden gelir. Yani uzun bir sap ile aşağıya iner. Bu yerleşme tam anlamıyla olmayabilir. Herhangi bir yerde takılı kalır.